-İş kazası bir ip cambazı için ölüm demektir, bankada
çalışan Neriman Hanım için ise
evrakların üzerine çay dökülmesidir.
-Kar yağması bir çocuk için okulların tatil olmasıdır,
bir yetişkin için trafiğin kitlenmesidir.
-‘’Başın sağolsun” lafı söyleyen için bir görevini
yapma, bir vicdanını rahatlatmadır. Duyan için dünyanın en ağır lafıdır.
-Cahile laf geçirememek, Galileo için engizisyon
mahkemesine dünyanın döndüğünü anlatmaktır. Bir çocuk için atarinin televizyonu
bozmadığını babaanneye anlatmaktır.
-Kuran, inanmayan için saçmalık, öylesine inanan için
evin bir köşesinde durması gereken arapça kitap, gönülden inanan için lütuftur.
-Terörist, bir Amerikalı için Müslüman, bir Türk için
PKK’lı, bir Filistinli için İsrail devletidir.
-Plüton, 5 sene önce lise giriş sınavlarına hazırlanan
bir çocuk için gezegendir, bugün hazırlanan çocuk için değildir.
-Savaş, aşırı zenginler için fırsat, generaller için
onur, masumlar için ölümdür.
-Korsan, yazarlar için hırsızlık, tezgâhtarlar için
ekmek kapısıdır.
-Huzur, bencil için sürekli cebini doldurup kendini
garantiye almaktır. Kalender için tanımadığı üstü başı dağınık bir adama yemek
ısmarladıktan sonra cebinde kalan son parayla dolmuşa binmektir.
-Mütevazilik, kibirli insan için “mütevaziyim”
demektir. Mütevazi adam için “ben de kibir sahibiyim” demektir.
-Veli toplantısı, notları iyi olan öğrenci için pek bir
şey ifade etmez, notları kötü olan öğrenci için kara kara düşünme zamanıdır.
-Bayramlar ailesi olanlar için güzeldir, ailesi olmayan
adam için sıradan bir gündür.
-Kurnazlık, bir çocuk için bakkala çaktırmadan içinde
taso var mı diye cipsleri kurcalamaktır. Bir bakkal için “kaşarım kötü abi,
beyaz peynir keseyim sana” deyip elinde kalan beyaz peyniri kakalamaktır.
-Vatanseverlik cahil için ölmektir, kafayı kullanan
adam için hayattayken bir şeyler yapabilmektir.
-İnternet, ufku dar adam için Facebook’ta okey
oynamaktır, ufku geniş insan için bütün dünyaya ulaşabilmektir.
-Akıllı çocuk, cahil anneye göre yerinde mal mal oturan
çocuktur. Elinde kamerayla “komik bi şey yapsa da internet’e koysam” diye
düşünüp bütün gün evladını çeken hödük anne için şımarık çocuktur.
-Saygı, cahil müslüman için başka insanların içkisine
sigarasına laf atmaktır, akıl sahibi müslüman için müzik dinlerken “ezan mı
okunuyor” tereddüttüne düştüğü an müziğin sesini bir an kısıp dışarıyı
dinlemektir.
-Eğitim toplumun gözünde kolejdir, üniversitedir,
diplomadır. Toplumun yanıldığını farkedenler için her türlü yeni bilgi ve
fikirdir.
İnsan içgüdüyle doğuştan gelen çok az şey haricinde
kendi gözlemleyip yaşadıklarıyla öğreniyor dünyayı. Her insan farklı hayatlar
yaşıyor, farklı olaylar gözlemliyor, farklı kişilerle ilişki kuruyor, ve ne
gariptir ki her şeyi bu kadar “görelilik” üzerine olan insanın doğruları, doğru
kabul ediliyor. Halbuki Plüton 5 sene önce de aynı Plüton’du, şu an da aynı
Plüton. Plüton kendini bozmadı, Plüton değişmedi, o her zamanki gibi öyle
dolanıp durdu yörüngesinde, değişen sadece insanın doğruları oldu. Bir şeyin
“doğru” olması, insanların veya toplumun onu doğru bellemesiyle alakalı
değildir. Fakat yine de doğası gereği kusurlu olmaya mahkum insanın doğruları
doğru kabul ediliyor bu hayatta. İdamlar, karalamalar, eğitim, adalet hep bu
insanın doğrularına göre şekillendiriliyor bu dünyada. Medya, insanların
sevmeleri gereken kişileri nefret ettirebiliyor, nefret etmeleri gereken
kişileri sevdirebiliyor. Korkmaları gereken şeye alıştırabiliyor, alışmaları
gereken şeyden korkutabiliyor. Zira insanlardan oluşan bir dünyanın doğrularını
belirlemenin yolu, bu insanlara doğumlarından itibaren bir şeyleri “doğru” diye
dayatmaktan geçiyor. İnsan onu doğru kabul ederse, o şey doğru oluyor.
Öyleyse bir soru soracağım.
''Ya insanlar yanılıyorsa?''